top of page

Erdoğan Karayel Söyleşisi

- Kendinizi bize tanıtır mısınız?

- 1956 yılında İstanbul'da doğdum. 1976 yılına değin sürdürdüğüm resim çalışmalarını bu yıldan sonra karikatüre yöneltti. 1977'de İst. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu "Grafik" bölümünü kazandım.

1975-77 yılları arasında Tipitip çizgi film çalışmalarında animatör olarak görev yaptım.1977-1982 yılları arasında Çetin Emeç'in yönetiminde Çarşaf Mizah dergisinde beş yıl boyunca kapak karikatürleri dahil, yüzlerce karikatürüm yayınlandı.

Bugüne değin katıldığım ulusal-uluslararası karikatür yarışmalarında 40 ödül kazandım. Beş karikatür albümüm yayımlandı. Kişisel ve karma birçok sergide yapıtlarım sergilendi.

Karikatürün yanısıra, İstanbul'un değişik reklam ajanslarında grafiker, art director ve kreatif direktör olarak birçok kampanyada görev aldım. 1986 yılında HB sigaralarının Türkiye'deki Meksika Olimpiyatları kampanyasını üstlendim ve bu kampanyadaki başarımdan dolayı aynı yıl Hamburg’da B.A.T. (British American Tobacco) tarafından ödüllendirildim.

İstanbul’da reklam sektörünün en büyük iki ajansında (Güzel Sanatlar&Saatchi&Saatchi ve Yorum&Publicis) art director olarak görev yaptım. Lucky Strike ve Saraton sigaralarının bir yıl süreyle Türki Cumhuriyetleri’ndeki kampanyalarının sanat yönetmenliğini yaptım. Daha sonra “Şövalye Tanıtım Hizmetleri Ltd. Şti.” adıyla Nişantaşı’nda iki ortağımla birlikte bir reklam ajansı kurduk. 2001 krizinden sektördeki tüm ajanslar gibi etkilendik ve henüz yolun başında ajansı kapamak zorunda kaldık ve 2002 yılında Almanya maceram başladı.

Baden-Württemberg eyaletlerinde yayınlanan birçok gazete ve derginin grafik mizampajını düzenledim. Halen Stuttgart’ta serbest grafiker olarak çalışmaktayım. Aynı zamanda beş yıldan bu yana yayınlanan “Don Quichotte” mizah dergisinin ve üç yıldan bu yana da “Bizim Çocuklar” dergisinin genel yayın yönetmenliğini yürütmekteyim..

“Don Quichotte” mizah dergisi, son üç yıldır internet üzerinden yayın yapmakta.. “Dünyanın en iyi ikinci karikatür websitesi” seçilen dergi, dünya mizahında önemli bir konuma sahip. Her ulustan binlerce karikatürcüyle baglantısı olan ve dünya gündemindeki konuları anında çizgiye yansıtmakla tanınıyor. “AB yolunda Türkiye”; “Göç”, “Dünya Dilleri” ve “Entegrasyon” konularını içeren dört uluslar arası karikatür yarışması düzenledik. “Kuş Gribi, Butto Suikastı, Nazım Hikmet, Irak Savaşı, Gazze İşgali, Che Guevara, Katrina kasırgası, vs.. gibi birçok önemli konuda sergiler oluşturduk. Don Quichotte’un düzenlediği yarışmaların sergileri, Almanya ve Türkiye’nin birçok şehirlerinde açıldı, açılmaya devam ediyor…

- Karikatür ve mizah'a yönelim nasıl oldu?

- Henüz altı yaşımda evimizin duvarlarına resim çizmeye başladım. Bu işe en başta annem ve babam tepki gösterdi. Sürekli badanayı yenilemek yerine bana bir kağıt ve kalem vermenin daha mantıklı olacağını düşündüler ve boylece bol bol çizmeye başladım. Onbir yaşımdayken “Yedi Cüceler Uzayda” adında bir çizgi-roman hazırladım. Daha sonra bu romanı kızkardeşim benden habersiz arkadaşlarından birine hediye etti ve böylece ilk çizgi romanımdan oldum. Ortaokul döneminde yağlı boya çalışmalara başladım. Her sene “Resim kolu başkanı” olduğum için resim dışında hiçbir ders tat vermiyordu. Lise 1. sınıfta Biyoloji öğretmenime aşık oldum. Ona biribirinden güzel yağlıboya güller yapıp hediye ediyordum. Bütün derslerim dökülürken, Biyoloji dersim 10 üzerinden 7 olmuştu. Ama bu bana yetmedi ve lise 1’de sınıfta çaktım. Baktım ki klasik lise eğitimi bana göre değil, akşam ticaret lisesine geçtim. Gündüzleri bir avukat yanında staj yaptım. Daktilomu geliştirdim. Okulda da en iyi dersim “daktilo” oldu. Bakmadan “on parmak” daktilo yazmayı ögrendim. Bugün bana bilgisayarda o kadar çok yararı oluyor ki, anlatamam…

Derken “Tipitip” çizgi kahramanın çizgifilm çalışmalarının yapıldığı “Tip Ajans”a animatör olarak çalışmaya başladım (1975). “Gırgır” dergisinin arka sayfasında yer alan “Çiçeği Burnunda Karikatürcüler”den biri olarak karikatürüm yayınlandı (27 Haziran 2976). Aynı yıl, İst. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (Şimdiki adıyla Marmara Üniversitesi) “Grafik Sanatlar” bölümüne girdim. O sene okula tam onbin başvuru yapılmıştı ve beş bölüme benimle birlikte sadece 82 öğrenci alındı.

Artık “karikatür” ve “grafik” yaşamımın ayrılmaz ikilisi olmuştu. Gündüz üniversite eğitimi görürken bir yandan da akşamları “Çarşaf” dergisinde çalışmaya başladım. Tam beş yıl boyunca çizdim. Suavi Süalp, Sinan Gürdağcık, Öznur Kalender, Zeki Beyner, Bülent Düzgit gibi ustalarla birlikte çalıştım. Duygularımı, düşüncelerimi ve tepkilerimi en iyi çizerek verebiliyordum. Başarılarım arttıkça kendime güvenim de arttı. Grafik ve karikatür birbirini tamamlayan bir ikiliydi artık benim için…

- Akademik bir eğitim gerekiyor mu karikatür için?

- Pek ilgisi yokmuş gibi görünüyorsa da bence gerekiyor. Sağlam bir perspektif bilgisi ve desen bence “iyi bir karikatür” için en önemli etkenler. Çizgiye hakim olabilmeniz ve kompozisyon zenginliği için bunlar “olmazsa olmaz”lar… Karikatür, algılandığı gibi basit bir sanat dalı değil. Tam tersi, plastik değer taşıyan dünyanın en önemli ve etkin sanat dallarından biri. Resimden ayrılan en büyük özelliği “mesaj” kaygısı olması ki bu da onun en önemli “varoluş” nedeni…

- Mizah duygusu ile çizim yeteneğinin uyumu nasıl olmalı?

- Yaşamımda “ikilem”lerin yeri pek yoktur. Yani “iyi-kötü”, “doğru-yanlış” veya “güzel-çirkin” gibi.. Bunlar çoğaltılabilir. “Mizah duygusu” ile “çizim yeteneği” de bu ikilemler arasında. Bence tüm ikilemler aslında bir bütün. Birisinin varlığı, diğerinin de varlık nedeni. İyi bir espri nasıl ki; iyi bir çizgiyle desteklenmez veya iyi bir çizgi de iyi bir espriyle desteklenmezse bahsettiğim bütünlük asla sağlanamaz.

- Uluslararası yarışmalarda ödülleriniz var, Mizahın dilinin evrenselliği hakkında neler söylemek istersiniz?

- Karikatür evrensel bir sanat dalı. Ancak, sadece çizgilerle anlatıldığı zaman bu evrenselliği yakalayabilir. Ülkemizde günümüz dergi mizahının yapısı tamamen ulusal bir yapılanmada. Yani evrensellikten uzak, sadece Türkiye’ye özgü bir anlayış hakim. Oysa, karikatür, tüm dünyada kabul gören ve yaygınlaşan en etkin sanat dallarından biri. Don Quichotte, bu nedenlerle “yazısız mizah” dediğimiz türü benimsemiş bir oluşumdur. Karikatür aynı zamanda dünyanın en etkin tepki gören dallarından biridir. Danimarka ve İsviçre’deki Hz. Muhammed karikatürleri krizinin yarattığı maddi-manevi ve can kayıpları konusunda sanırım hepimiz yeterince bilgi sahibiyiz. Karikatürün en büyük özelliği “özgür ve bağımsız” bir sanat olmasıdır. Ancak günümüzde karikatürcülerin bu koşullara sahip olabildiğini hiç sanmıyorum. Dahası, olabileceğini de sanmıyorum. Zira karikatür “korkutuyor”. “Doğruların yanında, yanlışların karşısında” olma ilkelerinden asla taviz vermeyen karikatür, değişik dillerden ve dinlerden milyonlarca insanı buluşturan ve kaynaştıran bir köprü görevini de üstlenmiştir.

- Bölgeler, ülkeler, insanlar ve kültürler arasındaki mizah anlayışının farklılıkları ve yaşanan zorluklar nelerdir?

- Her ülkenin kendine özgü kültürü, gelenekleri ve değer yargıları doğal olarak sanatlarına da yansımakta. Bu özelliği aynı zamanda zengin bir kültürel mozaik oluşturur. Dünyaya baktığımızda, sömürünün ve baskının daha çok olduğu toplumlarda adeta karikatürde büyük patlamalar yaşanır. Özellikle politikacıların en sevmediği sanat dalı olma özelliğini elinden bırakmayan karikatür, toplumların alt kesimlerinin aksine en çok ilgi gösterdiği ve sahiplendiği sanat dalı olma özelliğini de taşımaktadır. Gelişmiş batı toplumlarında karikatür, daha çok “medya-marketing” ve “editorial-basın” sektörlerinde etkinliğini göstermektedir. Doğu Avrupa ülkelerinde ise geniş halk yığınlarının “çığlığı” olabilmeyi beceren yegane iletişim aracıdır. Bu nedenle, baskı rejimlerinde ilk denetim altına alınanların başında gelir “karikatür”. Örnek olarak başta ülkemiz olmak üzere birçok Ortadoğu ülkesi gösterilebilir.

- Donquichotte dergisinin içeriğinden ve öneminden bahseder misiniz?

- Yukarıda da sözünü ettiğim gibi, evrensel mizahı benimseyen bir yapımız söz konusu. Türkiye’de yayınlanan “Penguen”, “Uykusuz” ve “Leman” türü dergilerin varlığını asla reddetmeyen ama karikatürün sadece “konuşma balonlu” çizgilerden ibaret olmadığını, evrensel bir sanat olduğunu kendisine “ilke” edinmiş bir “e-mizah dergisiyiz. Binbeşyüzü aşkın yabancı çizerle bağlantısı olan dergimiz, geçtiğimiz yıllarda dünyanın en etkin üç karikatür websitesi arasında “irancartoon” ardından ikinci sırada yer aldı. Dünyanın gündeminde olan her konuda karikatürlerin hızlı bir biçimde yer aldığı websitemiz, güncel karikatür ve haberleriyle olabildiğince geniş bir mizahsever kitlesiyle sanal ortamda buluşuyor.

- Reklam ve pazarlama iletişiminde karikatür ve çizgisel anlatım nasıl olmalıdır?

- Aslında karikatürün özüne ve işlevselliğine ters bir alan “reklam ve pazarlama”. Ancak ne yazık ki, bu sektörün de vazgecilmezlerinden biri. Pazarlama ve reklamcılıkta oldukça etkin şekilde kullanılan karikatür, toplumların yönlendirilmesinde özellikle tercih edilmekte. Pazarlanan ürünü hedef kitlesine en çarpıcı ve basit şekilde anlatabilen “unsur” olarak kabul edilen karikatür, bu özelliğiyle hemen tüm ülkelerde “Marketing” alanında karşımıza çıkmakta. Hedef kitlesine direkt hitap edebilen, algılama ve yorumlama kriterlerini oldukça yoğun şekilde kullanabilen karikatür, kapitalist-emperyalist sistemin ne yazık ki amacından uzak ve etik olmayan yapılanması içinde de yer almıştır.

Ancak karikatürcünün yaşamını sürdürebilmesi için çizmesi, çizmesi için de bazı ideallerin ve yargıların ne yazık ki gözardı edildiği örneklerine de sıkça rastlamaktayız. Tamamen karşısında olduğu bir sistemi, sadece ayakta kalabilmek için çizgileriyle desteklemek bir karikatürcünün en büyük kabusu olsa gerek.

- Bu çalışmalarınızdan örnekler verir misiniz?

-- Almanya’da o konuda çizdiğim örneklerden elimde pek fazla olmasa da bulabildiklerimden üç örnek çalışmayı yolluyorum.

- Vitrina'nın yayınlandığı coğrafyaya yönelik çalışmalarınız oldu mu?

- Konuyu tam bilememekle beraber tahminim olmadığı yönünde..

- Bosch markasının zihninizdeki algısı nasıl?

- “Bosch” markası bende öncelikle “sağlamlık, kalite ve güvence” garantisi çağrışımı yapıyor. Ancak, madalyonun bir de tersi var. Küresel krizin yaşandığı günümüzde Almanya’nın değişik eyaletlerinde yüzlerce çalışanını çıkarmasıyla da adından söz edilen bir marka ne yazık ki “Bosch”…

- İleriye dönük projleriniz neler?

- Bugün “Don Quichotte”un geldiği noktaya baktığımda beş yıl öncenin hayalini görmekteyim. Beş yıl sonra nereye gelebileceğini kestirmekte güçlük çekiyorum. Verdiğim olağanüstü mücadelede elde ettiğim kazanımların Türk karikatürüne bir katkısı olduğunu görmek en büyük mutluluğum. Beş yıl içinde düzenlediğimiz uluslar arası yarışma, sergi ve paneller, Türk karikatürüyle dünya karikatürü arasında kurduğumuz kültürel ve sanatsal diyaloğun gelecekte daha da güçleneceğini umut ediyorum. Don Quichotte’un yabancı bir ülkede verdiğimiz “göçmen” mücadelesine daha kalıcı, daha anlamlı katkılarda bulunmasını görebilmeyi ümit ediyorum. Yayın hayatına girdiği 2005 yılında sadece on sayı yayinlayabildiğimiz “Don Quichotte”un gelecekte iki dilli olarak yayınlanması en büyük ideallerimden biridir. Bunların gerçekleşebilmesi için sponsor desteklerine gereksinimimiz var tabii ki. Ancak, bu noktada karikatürün “ürkütücü” bir sanat olarak algılanması ve desteklenmemesi, biz sanatçıların önündeki en önemli engellerden biridir. Bunu da vurgulamadan geçmeyeyim. Dileğimiz karikatür sanatının dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hakettiği saygınlığa ve işlevselliğe olabildiğince en kısa sürede kavuşmasıdır.

- Bu alanda kendini geliştirmek isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

- “Karikatür” bir “başka dünya”dır. Sınırı olmayan bu dünyaya girmek isteyen gençlerin bol kitap okumaları, araştırma ve irdeleme yeteneklerini geliştirmeleri gerekmektedir. Tabii asıl olması gereken sağlam bir desen ve mizah yeteneği elbette. Karikatürü basit bir sanat gibi algılamamaları gerekiyor herşeyden önce. Günümüz gençlerinin, Türkiye’de yayınlanan mizah dergilerinin, üstlendikleri vizyonun ağırlığı altında ezildiklerini düşünüyorum. Karikatür sadece güldürme değil, düşündürme amaçlı çizilen ve hayata geçirilen bir sanat dalıdır. İyi bir karikatürcü çabuk pes etmeyen, hırslı ve azimli bir kişiliğe sahip olmak zorundadır. İlk akla geleni değil, son akla geleni çizmelidir. Anlatılmak isteneni en kısa yoldan ve en çarpıcı şekilde kağıt üstünde yansıtmaya çalışmalıdır. Bunu yaparken esas alınacak en önemli nokta karikatürün evrensel bir sanat olduğunun bilinciyle hareket etmeleridir. Politikacıların en sevmediği sanat olması, karikatürcülerin verdiği mücadelenin bir ölçütü sayılabilir.

Dileğimiz, yarının dünyasında karikatürün özgürce, baskılara boyun eğmeden geniş kitlelere ulaşabileceği olanakların sağlanabildiği ortamları görmektir. Her karikatürcü birer “Don Kişot”tur. Onları yeldeğirmenleriyle mücadelede toplumların, geniş halk yığınlarının yalnız bırakmayacağı, sahipleneceği yarınlar görebilme ümidiyle, tüm çizgi ve mizah dostlarına mutlu, umutlu yarınlar diliyorum.

Tanıtılan Yazılar
Daha sonra tekrar deneyin
Yayınlanan yazıları burada göreceksiniz.
Son Paylaşımlar
Arşiv
Etiketlere Göre Ara
Henüz etiket yok.
Bizi Takip Edin
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page